Aktütün Karakoluna yapılan saldırıda verdiğimiz 15 yiğit kara toprağa verildi.
Şehit Jandarma Uzman Çavuş Selçuk Can son yolculuğuna uğurlandı.
Hakkari'nin Şemdinli ilçesi Aktütün Karakolu'na düzenlenen terörist saldırıda şehit düşen Jandarma Uzman Çavuş Selçuk Can'ın cenazesi, Osmaniye'nin Düziçi ilçesinde toprağa verildi.
20 gün önce şehit olan kapı komşusu ve çocukluk arkadaşı Uzman Çavuş Yakup Ceylan ile aynı kaderi paylaşan Uzman Çavuş Selçuk Can için Merkez Camisi'nde tören düzenlendi. Cenaze töreninde 5 yaşında Buse adında bir kızı bulunan şehidin 2 aylık hamile eşi Ayşe, annesi Ayşe, babası İbrahim Can ve kız kardeşi Emine Özdemir ile akrabaları gözyaşlarına boğuldu. 1985 yılından bu yana 28. şehidini veren Düziçililer, törende "Kahrolsun PKK", "Şehitler ölmez vatan bölünmez" şeklinde sloganlar attı.
Cenaze namazının kılınmasından sonra tabutu omuzlara alınan şehidin naaşı, Çamiçi Şehitliği'nde toprağa verildi.
Siirt şehidini uğurladı
Hakkari Aktütün Jandarma Sınır Birliği'ne yapılan saldırı sonucu şehit düşen Davut İlbaş Siirt'te toprağa verildi. Yaklaşık on bin kişinin katıldığı cenaze töreninde bölücü terör örgütü aleyhine sloganlar atıldı.
Şehit Davut İlbaş için Merkez Çarşı Camisi'nde bir tören düzenlendi. Törene Vali Necati Şentürk, Siirt 3.Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Tuğg.Özhan Ayaş, Belediye Başkanı Mervan Gül ve yaklaşık on bin kişinin katıldı. Törende bir konuşma yapan Topçu Yüzb. Bayram Bozkurt, şehidin aziz hatırasının gönüllerine nakşedildiğini belirtti. Saygı duruşunun ardından cenaze namazı kılındı. Cami avlusunda fenalık geçiren Şehidin Babası Süleyman ve daha önce Şırnakta askerlik yaptığı öğrenilen ağabeyi Ahmet, Vali Necati Şentürk ile Siirt 3.Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Özhan Ayaş tarafından teselli edildi. Vali Şentürk, Şehidin babası Süleyman İlbaş'a "Bir evladını kaybettin ama bu gün bir milyon Mehmetçik senin evladındır, artık" dedi.
Camiden çıkarılan cenaze, bayraklı kortej grubu ile birlikte Aydınlar yolu üzerinde bulunan Zevye Mezarlığına götürüldü. Yol boyunca Kur-an'ı Kerim okunarak, tekbir getirildi. Terör örgütünü lanetleyen on binlerce Siirtli "Türk Kürt Kardeştir, Kahrolsun PKK, Şehitler Ölmez" sloganları attı. Mezarlığa gelen Şehidin Annesi Dere ve eşi Asime İlbaş'ı yakınları teselli etmekte güçlük çekti. Fenalık geçiren şehidin Eşi Asime İlbaş, kardeşleri Aysel ve Leyla İlbaş ile bazı yakınları hastaneye kaldırıldı. Şehit eşi Asime İlbaş, Kürtçe "Şehidimizin mekanı cennet olsun, Bütün şehitlere kurban olayım" şeklinde ağıtlar yaktı.
Mezarlık çevresinde geniş güvenlik önlemleri alındığı ve frekans kesici araçların konuşlandırıldığı görülürken cenazeye CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın adına çelenk gönderildi.
Şehit jandarma erler Mengü ve Karakelle toprağa verildi
Hakkari'nin Şemdinli ilçesi Aktütün Jandarma Sınır Karakolu'na yönelik terör saldırısında şehit olan jandarma erler Çağlar Mengü ve Oktar Karakelle'nin cenazeleri İstanbul'da düzenlenen askeri törenle toprağa verildi.
Şehit Mengü (20) ve Karakelle (20) için Maltepe'deki Yusuf Ziya Üçüncü Camisi'nde öğle vakti tören düzenlendi. Şehitlerin Türk bayrağına sarılı cenazeleri cami avlusuna getirildiği sırada katılımcılar tarafından İstiklal Marşı okundu ve tekbir getirildi. Vatandaşlar, "Şehitler ölmez, vatan bölünmez" ve "Türkiye" sloganları attı.
Şehit jandarma er Çağlar Mengü'nün babası Azimet Mengü ile Oktay Karakelle'nin babası Hüsamettin Karakelle, cami avlusunda taziyeleri kabul etti.
Oktay Karakelle'nin amcası Mustafa Karakelle, gözyaşları içinde "Sabrımızı taşırdılar" diye bağırdı.
Çağlar Mengü'nün rahatsız olduğu için ambulansta bekletilen annesi Nuriye Mengü, namaz öncesi gelerek son kez oğlunun tabutuna sarıldı. Bir süre "Yavrum" diye tabutu okşayarak ağlayan anne Mengü, daha sonra fenalık geçirdi. Mengü, sağlık ekiplerince getirilen sedyeye konularak, cami avlusundan çıkarıldı.
Daha sonra şehitler için Kartal Müftüsü Mehmet Çabuk ve Maltepe Müftüsü Mürsel Öztürk tarafından cenaze namazı kıldırıldı.
Namaz öncesi konuşan Mürsel Öztürk, peygamberlik makamından sonra en yüksek makamın şehitlik olduğunu belirterek, Çağlar Mengü ve Oktay Karakelle'nin bu makama ulaştığını söyledi. "Onları, inşallah cennete uğurluyoruz" diyen Öztürk, şehitler için helallik istedi.
Cenaze törenine Türk bayraklarıyla katılan vatandaşlar, "Meclis'te PKK istemiyoruz" ve "Kahrolsun PKK" diye slogan attı.
Şehitlerin cenazeleri, yağmur altında kılınan cenaze namazının ardından askerler tarafından omuzlarda taşınarak, top arabasına konuldu.
Törene katılanlar ve şehit yakınları, top arabasının arkasında kortej oluşturarak bir süre yürüdü.
Top arabasından alınarak askeri cenaze araçlarına nakledilen ve kortejin önünden geçen cenazeler, daha sonra toprağa verilecekleri mezarlıklara doğru yola çıkarıldı.
Şehit Jandarma er Çağlar Mengü'nün cenazesi Karacaahmet, şehit Jandarma er Oktay Karakelle'nin cenazesi de Kartal Soğanlık Mezarlığı'nda toprağa verildi.
Cenaze töreninde, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanlığı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve 1. Ordu Komutanlığı adına gönderilen çelenkler yer aldı.
Cenaze törenine, BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Egemen Bağış, CHP Genel Sekreter Yardımcıları Mehmet Sevigen ve Algan Hacaloğlu, bazı milletvekilleri, İstanbul Valisi Muammer Güler, 1. Ordu Komutanı Orgeneral Ergin Saygun, Harp Akademileri Komutanı Orgeneral Hasan Aksay, Kuzey Deniz Saha Komutanı Koramiral Feyyaz Öğütçü, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk, Maltepe Belediye Başkanı Fikri Köse ve Kartal Belediye Başkanı Arif Dağlar'ın da aralarında bulunuğu belediye başkanları, şehitlerin aileleri, yakınları ve kalabalık vatandaş topluluğu katıldı.
Adana: ABD'li üvey babadan şehit oğluna son bakış
Hakkari'nin Şemdinli ilçesindeki Aktütün Jandarma Sınır Bölüğü'ne terör örgütünce düzenlenen saldırıda şehit olan Jandarma Uzman Çavuş Ozan Onur İlgen, memleketi Adana'da gözyaşları arasında toprağa verildi. Şehidin üvey babası ABD'li Robert Wilson, tabutun üzerindeki şehidin fotoğrafına uzun süre bakarak, gözyaşlarını tutamadı.
İncirlik Hava Üssü'ne getirilen şehit Jandarma Uzman Çavuş Ozan Onur İlgen'in cenazesi, buradan Askeri Hastanesi morguna götürüldü. Şehidin cenazesi bugün annesi Deniz Wilson, babası Ata İlgen ve kız kardeşi Sevecen ile yakın akrabaları tarafından alınarak ambulansla Yurt Mahallesi'ndeki evine getirildi. Cenaze, kalabalık bir grup tarafından alkışlarla karşılandı. Mahalledeki evlerin balkonları Türk bayraklarıyla donatılırken, şehidin 8. kattaki evlerine de dev bir Türk bayrağı asıldı. Şehidin cenazesinin tekrar Askeri Hastane'nin morguna götürülmesi sırasında balkonlarına ve pencerelerine çıkan komşuları gözyaşlarını tutamadı. Şehit uzman çavuşun cenazesi, daha sonra tören için Sabancı Merkez Camisi'ne getirildi. Burada anne Deniz Wilson ve kız kardeşi Sevecen İlgen, şehidin tabutuna sarılarak gözyaşlarına boğuldu. Oğlunun askeri üniforma ile çektirdiği fotoğrafını öpen Deniz Wilson fenalık geçirince tören alanındaki sağlık görevlileri müdahale etti. Cenazede şehidin annesiyle ayrı yaşayan babası Ata İlgen de, kızı Sevecen'e sarılarak uzun süre ağladı. ABD'li üvey baba Robert Wilson ise, eşi ve üvey kızı gözyaşı dökerken duygulu anlar yaşadı. Şehit üvey oğlunun tabuttaki fotoğrafına yaklaşık 1 dakika göz kırpmadan bakan üvey baba gözyaşlarını tutamadı. Güçlükle ayakta duran Robert Wilson, yakınları tarafından tabutun başından uzaklaştırıldı.
Sabancı Merkez Camisi'ni dolduran yüzlerce kişi terör örgütüne lanet okuyarak, "Şehitler ölmez vatan bölünmez", "Kahrolsun PKK", "Ne mutlu Türküm diyene", "Her Türk asker doğar", "Türkiye uyuma şehidine sahip çık" şeklinde sloganlar atıldı. Törene katılan bir şehit yakını kadın, "Kadınları da askere alın, biz bu kalleşlere yeteriz. Erkek gibi savaşın kalleşçe savaşmayın" diye bağırdı.
Cenaze namazının kılınmasının ardından şehidin tabutu silah arkadaşlarının omzunda bir süre taşındıktan sonra Asri Mezarlık'taki şehitliğe götürülerek, gözyaşları arasında toprağa verildi. Cenaze törenine Adana Valisi İlhan Atış, Vali Yardımcısı Turgut Serimer, CHP Adana Milletvekili Hulusi Güvel de katıldı.
Erzurum şehidini uğurladı
Aktütün Jandarma Sınır Karakolu'na düzenlenen saldırıda şehit olan uzman çavuş Cahit Yıldırım, Erzurum'da düzenlenen törenle toprağa verildi.
Cumhuriyet Caddesi'ndeki Lalapaşa Camisi avlusunda kılınan cenaze namazına, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, AK Parti Erzurum Milletvekili Muhyettin Aksak, MHP Erzurum Milletvekili Zeki Ertugay, 9. Kolordu Komutanı Korgeneral Tevfik Özkılıç, 4. Zırhlı Tugay Komutanı Tuğgeneral Osman Ünlü, Jandarma Bölge Komutanı Tunay Bilge, Erzurum Müftüsü Yakup Arslan, eski Erzurum müftülerinden Yaşar İşcan, Yıldırım'ın ailesi yakınları ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Cenaze namazı öncesinde konuşan Erzurum Müftüsü Yakup Arslan, Allah yolunda, mukaddes değerler için canını feda eden değerli insanlara "şehit" denildiğini anımsatarak, "Cenab-ı Allah (onlara ölü demeyiniz) diye uyarıyor. Onların Allah katında ayrı bir yeri ve makamı olduklarını ayetlerde öğreniyoruz" dedi.
Erzurum Emniyet Müdürü Kamil Çolak, cenaze namazı öncesinde, Yıldırım'ın 28 aydır Erzurum'da görev yaptığını belirterek, "Size yakışan neyse onu yapmanızı istiyorum. Birilerinin tuzağına düşmemenizi istiyorum. Cenazemizin defninden sonra gerekli duyarlılığı göstereceğinize eminim" dedi.
Erzurum müftülerinden Yaşar İşcan'ın cenaze namazını kıldırmasının ardından Şehit Yıldırım'ın cenazesi omuzlarda cenaze arabasına konularak, kalabalık bir grup eşliğinde Karskapı Şehitliği'ne götürülerek, toprağa verildi.
Cenazenin şehitliğe götürülüşü sırasında vatandaşlar yolda sık sık durarak saygı duruşunda bulunup, terör örgütü aleyhine sloganlar attılar.
Kocaeli şehidini sağanak yağmur altnda uğurladı
Aktütün Karakolu'na teröristlerce düzenlenen saldırıda şehit düşen Jandarma Komando Çavuş İlhan Küçüksolak, Kocaeli'de yaklaşık 5 bin kişi tarafından sağanak yağmur altında son yolculuğuna uğurlandı.
Hakkari'nin Şemdinli ilçesindeki Aktütün Karakolu'na teröristlerce düzenlenen saldırıda şehit düşen Jandarma Komando Çavuş İlhan Küçüksolak'ın cenaze namazı, Kocamustafa Paşa Camii'nde sağanak yağmur altında kılındı. Polisin geniş güvenlik tedbiri aldığı cenazeye yaklaşık 5 bin kişi katıldı. Ellerinde Türk bayrakları taşıyan kalabalık, bölücü terör örgütü ele başısı Abdullah Öcalan aleyhinde ve 'Şehitler ölmez, vatan bölünmez', 'Meclis'te PKK istemiyoruz' şeklinde sloganlar attı. Cenaze namazı öncesinde cami imamı, "Aslında bizim hakkımızı helal etmemiz gerekmez, onun bize hakkını helal etmesi gerekir. O bizim için, huzurumuz için, vatan toprağı için canını verdi" dedi.
Namazın ardından şehit babası Kemal Küçüksolak, oğlunun fotoğrafını öpüp, tabutuna son kez sarılarak, 'Canım oğlum' diyerek göz yaşı döktü. Tekbirler eşliğinde şehidin cenazesi cami avlusundan çıkartılırken, şehit annesi Kadriye Küçüksolak fenalık geçirerek ambulansla hastaneye kaldırıldı. Cenazesinin taşınması esnasında bazı vatandaşlar ezilme tehlikesi atlattı.
Mersin: Bakan Tüzmen'den şehit annesine teselli
Hakkari'nin Şemdinli ilçesindeki Aktütün Jandarma Sınır Bölüğü'ne teröristlerce düzenlenen saldırıda şehit olan Uzman Onbaşı Rasim Eser, memleketi Mersin'in Silifke ilçesinde toprağa verildi.
Şehit onbaşı için Merkez Alaaddin Camisi önünde tören düzenlendi.
Törene, Akdeniz Bölge Komutanı Tuğamiral Soner Polat, Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Ünal Ayvazoğlu, Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen, CHP Mersin Milletvekilleri Ali Rıza Öztürk, Vahap Seçer, İsa Gök, MHP Mersin Milletvekili Kadir Ural, Mersin Valisi Hüseyin Aksoy, Silifke Kaymakamı Ahmet Beyoğlu, Belediye Başkanları, şehidin ailesi ve vatandaşlar katıldı.
Babası 5 yıl önce vefat eden 1 yıllık Uzman Onbaşı Rasim Eser'in (25) Silifke Devlet Hastanesi morgundaki cenazesi, Silifke Belediyesi'ne ait cenaze aracına konularak konvoy eşliğinde Merkez Alaaddin Cami önüne getirildi.
Cenazenin getirilmesi sırasında kalabalık, "Kahrolsun PKK", "Vatan sana canım feda", "Şehitler ölmez vatan bölünmez" şeklinde sloganlar attı. Şehidin annesi Ümmühan Eser ve kız kardeşi Hatice Eser ile yakınları güçlükle ayakta durabildi. Anne Ümmühan Eser "Bugün ağlamayacağım" diyerek metanetini korudu.
Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen ise şehidin annesine sarılarak; "Biz bir ölür bin diriliriz. Hiç üzülmeyin, hiç gözün arkada kalmasın. Bu şerefsizlerin kökünü kazıyacağız. Gözyaşlarınızın bedeli ödenecektir. Hepimizin başı sağolsun. Binlerce yıllık Türk devletini tarihten kimse söküp atamaz. Biz olmazsak dünya tarihi olmaz. Gözünüz arkada kalmasın" dedi.
Cami önündeki törenin ardından şehidin cenazesi top arabasına konularak, Silifke Şehir Mezarlığında bulunan Şehitlik mezarlığında toprağa verilmek üzere sloganlar eşliğinde götürüldü.
Kırıkkale: Şehit Uzman Çavuş Hasan Aygör toprağa verildi
Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde teröristlerle girilen çatışmada şehit düşen Uzman Çavuş Hasan Aygör için memleketi Keskin'de cenaze töreni düzenlendi. Şehidin cenazesine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile bazı bakanlar, kuvvet komutanları ve milletvekilleri de katıldı.
Hakkari'nin Şemdinli İlçesi'ndeki Aktütün Karakolu'na PKK terör örgütü tarafından düzenlenen saldırı sırasında şehit düşen Uzman Çavuş Hasan Aygör, memleketi olan Kırıkkale'nin Keskin İlçesi Armutlu Köyü'nde toprağa verildi. Şehidin naaşı sabah saatlerinde uzun bir konvoy eşliğinde Kırıkkale'den köyüne getirildi. Ağıtların yakıldığı Armutlu Köyü'nde toplanan ve ellerindeki Türk bayraklarını sallayan yüzlerce vatandaş terör örgütü aleyhine sloganlar attı. Hasan Aygör'ün naaşı cenaze namazının kılınacağı köy meydanına getirildi. Babasını beş yıl önce annesini ise bir ay önce kaybeden Aygör'ün kardeşleri, şehidin Türk bayrağına sarılı tabutuna kapanarak gözyaşı döktü. Şehit yakınlarını askeri yetkililer teskin etmeye çalıştı.
Cenaze töreninden önce Başbakan Erdoğan ve kuvvet komutanlarını taşıyan helikopterlerin inişi için köy meydanına yakın bir tarlaya helikopter pisti yapıldı. Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Işık Koşaner ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Metin Ataç Armutlu Köyü'ne askeri helikopterle geldi. Komutanlar, şehidin yakınlarına başsağlığı diledi. Komutanların ardından Başbakan Erdoğan, Emniyet Genel Müdürlüğü'ne ait bir helikopterle Armutlu Köyü'ne geldi, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül ve Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kağan Köksal'ın eşlik ettiği Başbakan Erdoğan, şehidin kardeşlerine taziyelerini ilettikten sonra cenaze töreni için yerini aldı. Şehit Aygör için cenaze namazının kılınmasının ardından şehidin naaşı tören birliği tarafından omuzlara alınarak köy mezarlığına getirildi. Şehit Uzman Çavuş'un defni sırasında Başbakan Erdoğan ve komutanlar da hazır bulundu. Şehit Uzman Çavuş'un kabri başında okunan duaların ardından Erdoğan, bakanlar ve komutanlarla birlikte Armutlu Köyü'nden ayrıldı.
İçişleri Bakanı Beşir Atalay ise doğduğu köy olan Armutlu'daki şehit cenazesine, Keskin ve Kırıkkale'den gelen çok sayıda vatandaş da katıldı. Üç kız üç de erkek kardeşi bulunan Şehit Uzman Çavuş'un yakınları cenaze töreni boyunca gözyaşlarına boğuldu. Tören sırasında çok sayıda ambulans Armutlu Köyü'nde hazır bulunduruldu. Sağlık görevlileri fenalaşan şehit yakınlarına müdahalede bulundu.
Denizli 138. şehidini gözyaşlarıyla uğurladı
Denizlili şehit er Halil İbrahim Arılık gözyaşları arasında son yolculuğuna uğurlandı.
Hakkari'nin Şemdinli İlçesi Aktütün Karakolu'na terör örgütü tarafından düzenlenen saldırıda şehit olan Denizlili Piyade Komando Er Halil İbrahim Arılık'ın cenaze töreninde gözyaşları sel oldu.
Delikliçınar Yeni Cami'de yapılan cenaze törenine Denizli Vali Yardımcısı Mehmet Çapraz, Aydın Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Faik Canbolat, 11. Motorize Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Ergüder Topbaş, AK Parti Denizli milletvekilleri Mehmet Yüksel, Mithat Ekici, Mehmet Salih Erdoğan, DSP Genel Başkan Yardımcısı Hasan Macit, Denizli Belediye Başkanı Nihat Zeybekci, askeri ve sivil erkan ile binlerce kişi katıldı. Askeri hastaneden alınarak törenin yapılacağı camiye getirilen Şehit Halil İbrahim Arılık için öğle namazını müteakiben cenaze namazı kılındı. Denizli Müftüsü Mehmet Köse tarafından kıldırılan cenaze namazında şehitler için dua edildi.
Denizli'nin 138.şehidi olan Halil İbrahim Arılık'ın naaşı daha sonra askerler tarafından omuza alınarak top arabasına kadar taşındı. Bu sırada binlerce vatandaş teröre lanet yağdırırken, cenazenin üzerine karanfil attı. Şehit annesi Elif Ayşe ve baba Turan Arılık da metanetini korumaya çalışırken şehidin cenazesi bir süre top arabasında taşındı. Bu sırada birçok vatandaş gözyaşlarına boğulurken, bir askerin de gözyaşları yanağından süzüldü. Kalabalık sebebiyle şehidin naaşını taşıyan top arabası yavaş yavaş ilerleyebildi. Atatürk Caddesi'nde bir süre taşınan şehidin cenazesi daha sonra cenaze aracına nakledildi.
Şehit Halil İbrahim Arılık daha sonra toprağa verilmek üzere Beyağaç İlçesine bağlı Kapuz köyüne götürüldü.
Antalya: Şehit Piyade er Yeşil toprağa verildi
Hakkari'nin Şemdinli ilçesi Aktütün Jandarma Sınır Karakolu'na terör örgütü üyelerince yapılan saldırıda şehit olan Piyade Er Ramazan Yeşil'in cenazesi Antalya'nın Serik ilçesinde toprağa verildi.
Şehit Piyade Er Ramazan Yeşil'in (21) cenazesi, Akdeniz Üniversitesi Hastanesi Morgu'ndan askeri törenle alınarak Antalya Büyükşehir Belediyesi'ne ait cenaze aracına konuldu.
Konvoy eşliğinde Serik ilçesine götürülen cenaze, ilçe girişinde vatandaşlar tarafından karşılandı. Cenaze, Serik Merkez Camisi önündeki Çınaraltı meydanına getirildi.
Burada düzenlenen törene, şehit Piyade Er Yeşil'in yakınları, Antalya Valisi Alaaddin Yüksel, Antalya Garnizon Komutanı Tuğgeneral Zafer Çelikin, Antalya İl Jandarma Komutanı Kurmay Albay Abdullah Aşık, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, AK Parti Antalya milletvekilleri Mevlüt Çavuşoğlu ve Abdurrahman Arıcı, CHP Antalya milletvekilleri Hüsnü Çöllü, Osman Kaptan, Atila Emek, MHP Genel Başkan Yardımcısı Tunca Toskay, askeri yetkililer ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Cenaze namazı sırasında şehit Ramazan Yeşil'in babası Ali Yeşil ile kardeşleri Emrah ve Doğukan Yeşil, Antalya Valisi Yüksel'in yanında saf tuttular. Cenaze namazını Antalya Müftüsü Mahmut Yeleser kıldırdı. Müftü Yeleser, vatandaşlardan cenazeyi alkışlamamalarını istedi.
Cenaze namazının kılındığı sırada rahatsızlanan anne Havana Yeşil, sağlık görevlileri tarafından bir sandalyeye oturtularak kontrolden geçirildi.
Namazın ardından Şehit Piyade Er Yeşil'in naaşı, askerlerin omuzunda Büyükşehir Belediyesi'ne ait cenaze aracına konuldu.
Cenazenin geçişi sırasında vatandaşlar, "Türkiye Türk'tür Türk kalacak", "Terörle Mücadele Kanunu ya çıkacak ya çıkacak", "Meclis'te PKK istemiyoruz" şeklinde sloganlar attılar. Bir grup kadın da "Bizi de alın askere" diye seslendi.
Cenaze töreninin yapılacağı alanda bir grup vatandaş ise terör örgütü ele başı Abdullah Öcalan ve Irak'ın kuzeyinde bölgesel yönetimin başkanı Mesud Barzani'ye ait posterleri yaktı.
Yeşil'in cenazesi, ilçe merkezindeki törenin ardından, Zırlankaya köyündeki evine getirildi. Yeşil için evde dua okunduğu sırada, törende görevli bir jandarma er, gözyaşlarını tutamadı, hıçkırarak ağlamaya başladı.
Şehit Piyade Er Ramazan Yeşil'in cenazesi, askerler ve vatandaşların omuzunda taşındığı Zırlankaya köyü mezarlığında törenle toprağa verildi.
Şehit Önal'ın cenazesi Eskişehir'de toprağa verildi
Hakkari'nin Şemdinli ilçesindeki Aktütün Jandarma Sınır Karakolu'na terör örgütünce düzenlenen saldırıda şehit olan Jandarma Astsubay Çavuş Hasan Önal'ın cenazesi, Eskişehir'de düzenlenen askeri törenin ardından Kanlıpınar Şehitliği'nde toprağa verildi.
Cenaze törenine, şehit Önal'ın ailesi, yakınları, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aydoğan Babaoğlu, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Atila Işık, bazı milletvekilleri, Eskişehir Valisi Kadir Çalışıcı, Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Ahmet İlker ile yerel yetkililer ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Şehit Önal'ın cenazesi, Reşadiye Camisi'ne gelişinde alkışlarla karşılandı. Ellerinde Türk bayrakları taşıyan vatandaşlar, ''Şehitler ölmez, vatan bölünmez'', ''Hepimiz Hasan'ız, PKK'yı yeneriz'', ''Şehidim, hakkını helal et bize'' sloganları attılar.
Cumhurbaşkanı Gül, Eskişehir'de ilk olarak Valilik binasına gelerek, burada yetkililerden kısa süre bilgi aldı.
Daha sonra Gül ve beraberindekiler cenaze namazının kılınacağı Reşadiye Camisi'ne geçerek, şehit Astsubay Çavuş Önal'ın yakınlarına baş sağlığı dilediler.
Eskişehir Müftüsü Dr. Ahmet Akın, cenaze namazını kıldırmadan önce, Türk milletinin tarihte herkese insanlığı, medeniyeti, sevgiyi ve muhabbeti öğreten bir millet olduğunu belirterek, ''Ülkemizin kardeşliğini, birliğini bozmak isteyenlere fırsat vermeyelim'' dedi.
Cumhurbaşkanı Gül, Maliye Bakanı Unakıtan ve şehidin ailesi saf tutarak cenaze namazını kıldılar.
Namazın ardından şehidin cenazesi top arabasına konarak Müftülük Sokağı'nın başına kadar götürüldü. Bu sırada şehidin ailesi ve Cumhurbaşkanı Gül ile diğer yetkililer top arabasının ardından yürüdü. Şehidin cenazesi burada ambulansa alınarak, toprağa verileceği Kanlıpınar Şehitliği'ne götürüldü.
Şehidin bazı yakınlarının askeri üniforma giydikleri, cenaze namazı için Reşadiye Camisi avlusunda toplanan bazı vatandaşların da ağladığı görüldü.
Özkök: "Sabırsız olmamak ve tahriklere kapılmamak lazım"
Hakkari'nin Şemdinli ilçesindeki Aktütün Sınır Karakolu'na teröristlerce yapılan saldırıda şehit olan Jandarma Uzman Çavuş Egemen Yıldız'ın cenazesi, İzmir'de toprağa verildi.
Şehit Jandarma Uzman Çavuş Yıldız için İzmir Karşıyaka Beşikçioğlu Camisi'nde tören düzenlendi.
Törene, şehidin ailesi, İzmir Vali Vekili Sait Topoğlu, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, eski genelkurmay başkanı Hilmi Özkök, Ege Ordusu Komutanı Orgeneral Hayri Kıvrıkoğlu, Kurmay Başkanı Tümgeneral Ömer Paç, Güney Deniz Saha Komutanı Koramiral Erdal Bucak, Hava Eğitim Komutanı Korgeneral Ziya Güler, Hava Teknik Okullar Komutanı Tümgeneral Fuat Özkaynaklar, Ulaştırma Okulu Komutanı Tümgeneral İhsan Balaban, İstihkam Okul Komutanı Tümgeneral Ümit Dündar, İzmir Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, AK Parti İzmir Milletvekili Taha Aksoy, CHP İzmir milletvekilleri Canan Arıtman ve Mehmet Ali Susam ile çok sayıda vatandaş katıldı.
Şehit Jandarma Uzman Çavuş Yıldız için ikindi vakti cenaze namazı kılındı. Cenaze namazına, CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman da Güney Deniz Saha Komutanı Koramiral Erdal Bucak'ın yanında saf tutarak katıldı.
Kılınan namazın ardından düzenlenen askeri törende, şehit uzman çavuşun ailesi yerini alırken, sakinleştirici ilaç verilen anne Fikriye Yıldız, sandalye şekline dönüştürülen sedyeyle taşındı.
Askerlerin omzunda taşınan şehidin cenazesi, daha sonra top arabasına alındı ve törene katılanlarca selamlandı.
Şehit Yıldız'ın cenazesi, cenaze arabasıyla getirildiği Kadifekale Şehitliği'nde toprağa verildi.
Cenaze törenine, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ ve kuvvet komutanları çelenk gönderdi.
Tören öncesi cami dışında yer alan bir grup vatandaş, terör örgütünü lanetleyerek, ''Mecliste PKK istemiyoruz'' şeklinde slogan attı.
Eski genelkurmay başkanı Hilmi Özkök, tören öncesi gazetecilere yaptığı açıklamada, yaşanan üzüntünün çok büyük olduğunu ve bunu ifade etmekte zorlandığını söyledi.
Şehitlere rahmet, kederli ailelere ve Türk Milleti'ne baş sağlığı dilediğini belirten Özkök, şunları kaydetti:
''Bu olayların Türkiye'yi doğru yoldan ayırmayacağını özellikle belirtmek istiyorum. Bu tabiatı itibariyle uzun soluklu bir mücadele. Bunlara katlanmak zor ama bunlar hayatın bir parçası olmuştur. Umarım ki bundan sonra bu şekilde olaylar olmasın ve bu PKK belası sona ersin. Tabii yetkili mercilerimiz bu işin üzerine önemle gideceklerdir ve buna çare bulacaklardır. Sabırsız olmamak ve tahriklere kapılmamak lazım. Halkın birliğini ve beraberliğini zedeleyecek davranış biçimlerine girmemek lazım. Çünkü bu hareket (terör) bir toplumun ifadesi değildir. Sadece şımartılmış, dış kaynaklardan ve içerideki bazı katmanlar tarafından desteklenmiş bir hareketin ifadesidir. O bakımdan milli birlik ve bütünlüğümüzün bozulmamasını diliyorum.''
Diyarbakır şehidine ağladı
Dün de Hakkari'nin Şemdinli ilçesindeki Aktütün Jandarma Sınır Karakolu'na teröristlerce düzenlenen saldırıda şehit olan Jandarma Er Hakkı Aran'ın cenazesi gözyaşları arasında toprağa verildi.
Aktütün Jandarma Sınır Karakol'una düzenlenen saldırı sonucu şehit olan 15 askerden Hakkı Aran'ın cenazesi, helikopterle Bağıvar Jandarma Karakolu'na getirildi. Diyarbakır Valisi Hüseyin Avni Mutlu, 7. Kolordu Komutanı Korgeneral Bekir Kalyoncu, Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Ata Kalkan tarafından karşılanan helikopterden şehit cenazesi indirildi. Şehidin babası Mehmet Aran gözyaşlarına boğulurken, helikopterden indirilen şehit er Hakkı Aran'ın naaşı ambulansla Bağıvar Mezarlığı'na getirildi.
Mezarlık girişinde Türk bayraklarıyla karşılanan şehit erin cenazesi, kılınan cenaze namazının ardından dualar eşliğinde toprağa verildi.
Cenaze töreninde baba Mehmet Aran ve şehidin annesi Zekiye Aran ağıtlar yakarken, komutanlar ve belde sakinleri gözyaşlarına boğuldu.
Teşkilatlara Seçim Mesajı
2008-10-04 21:26:04
MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin yaklaşan mahalli idareler seçim süreci ile ilgili kamuoyuna ve teşkilatlara yayımladıkları mesaj..
"Ya hortum-ya yurdum" diyerek dürüstlük mesajlarıyla göz boyayanların kadroları, yan kuruluşları, yardım şirketleri, siyasal teşkilatları ve belediyeleriyle yağmanın, talanın, vurgunun ve hak yemenin kaynağı haline gelmiş oldukları gün ışığına çıkmaktadır.
Siyasetin icrasında aziz milletin mutluluğu göz ardı edilmiş, batılı değerler ve küresel odakların memnuniyeti ve rızası yeterli görülerek, sanal mutlulukların ve pembe tabloların çıpası ve onay makamı yabancı güçler ve yurt dışındaki mihraklar olmuştur.
Mukaddes inançlarımız ve milli değerlerimiz ise, bütün bu olumsuz gelişmelerin kılıfı, istismarların örtüsü ve yapılanların kamuoyundan gizlenebilmesi için ucuz siyaset malzemesi ve paravanı olarak kullanılmıştır.
Bu oyunları iyi okuyamayan, kronik çatışma aktörleri de Cumhuriyet değerlerini savunma adına yarattıkları gerilim yöntemleri ile bu fikriyata istismar için zemin ve malzeme hazırlamışlardır.
Altıncı yıla yaklaşan yıkım döneminde, ilkesiz yöneticiler, partizan bürokratlar, çıkarcı iş dünyasının bazı mensupları, kimliğini kaybetmiş elitler, işbirlikçi medya unsurları bir saadet zinciri oluşturarak, AKP'nin tahribatına, büyüme, kalkınma masalları ile göz yummuşlar ve hatta elbirliği ile alkışlamışlardır.
Bu uzun süreçte ne üzücüdür ki, üslup kirliliği ve seviye kaybı nedeniyle aşağılanmayan, hakarete uğramayan, hor görülmeyen taviz verilmeyen hiçbir milli ve manevi değer kalmamıştır.
Bu ağır tahribatın kitleleri uyandırmaması için iktidar gücünün kontrol ettiği istismar ve aldatma mekanizmaları devreye sokulmuş, milletimizin sağduyusu ve bilgi edinme hürriyetleri güdümlü medya gücü ile çarpıtılmaya çalışılmıştır.
Bugün, milyonlarca vatan evladımız aç, yoksul, işsiz ve umutsuz olarak yaşam mücadelesi vermektedir. Köylümüz, çiftçimiz, memurumuz yoksulluğa mahkûm edilmiştir.
Aziz milletimiz yorulmuş ve hırpalanmış, Türkiye'miz ezik ve bitkin bir ülke durumuna düşürülmüştür.
Yaşadığımız bu vahim tablonun özeti;
√ Milli sermayede, milli yatırımlarda giderek artan yabancılaşma,
√ Ekonomik ve mali yapıda çaresizliğin getirdiği bunalım ve umutsuzluk,
√ Sosyal yapıda, yoksulluğun neden olduğu boyun eğme hali ve ahlaki aşınma,
√ Siyasi alanda çatışma, gerginlik ve kutuplaşmadan beslenen seviyesizlik ve ilkesizlik,
√ Milli kimlikte değerlerin istismarı ve alt kültürlerin okşanması ile ortaya çıkan tahrikler ve yozlaşma,
√ Uluslararası siyasette, küresel taşeronluğa talip olan bir ürkekliğin neden olduğu tek taraflı taviz ve teslimiyettir.
Milletimizi kuşatan ağır bir buhran hali bütün kesimlere ulaşmış, tahammül edilemez hale gelen sosyal ve ekonomik sorunlar toplumumuzu yoğun bir karamsarlığın içine sürüklemiştir.
Üretimden ve tasarruftan uzak bir anlayışın neden olacağı kaçınılmaz bir ekonomik buhranın kapıya dayanacağı, kardeşlik hukukumuzun zedelenerek üniter yapımıza yönelik tehditlerin artacağı, küresel gelişmelerin daha fazla tesir edeceği vahim bir dönemin işaretleri karşımızdadır.
Bunlara ilave olarak ve daha da vahimi, Adalet ve Kalkınma Partisinin, yaşananlardan bir ders ve sonuç çıkaramayacağı, Türkiye'nin acil çözüm bekleyen sorunları dururken, kısır ihtiraslar uğruna çatışma ve inatlaşma siyasetini ısrarla sürdüreceği artık belli olmuştur.
Bu sakat anlayışın millet, devlet ve iktidar arasındaki artan güven bunalımını tırmandıracağı, nümüzdeki dönemde de kaos ve kargaşanın kavga ve tartışmanın bitmeyeceği anlaşılmaktadır.
Türkiye'miz bu çalkantılar neticesinde, kudretli, kaynaşmış, huzurlu, gelişmiş ve geleceğinden emin bir lider ülke olma hedefinden maalesef giderek uzaklaşmaktadır.
Partimiz, bütün bu olumsuz gelişmelerin bedeli konusundaki düşüncelerini kamuoyu ile paylamış, 22 Temmuz seçimlerinden önce "ya milliyetçilik, ya teslimiyetçilik" öngörüsü ile ulaşabildiği kitlelere mesajını aktarmıştır.
Milliyetçi Hareket Partisi, şimdi de aynı yaklaşımını koruyarak, yaşanan gelişmelerden Türk demokrasisinin geleceği, Türkiye'nin huzur ve istikrarı ve bağımsızlığı açısından büyük endişe duymaktadır.
Gelinen bu noktada, Türkiye, milli tarih ve kültür şuurunun, varisi olduğu milli değerlerinin rehber olacağı yeni ve büyük atılımları, süratle ve bir an önce hayata geçirmek mecburiyetindedir.
Türkiye, milli varlığı ve demokratik istikrarı daha fazla hasar görmeden, sorunlar bir rejim bunalımına dönüşmeden süreci demokratik yol ve yöntemlerle aşmalıdır.
Bu amaçla büyük Türk milletinin yerkürede saygın ve onurlu, güçlü ve müreffeh yerini alması için köklü bir değişim ve onarım sürecinin başlatılması artık ertelenemez ve kaçınılmaz bir zorunluluk olarak karşımızdadır.
Bu açıdan, 2009 yılının Mart ayında yapılacak olan Mahalli İdareler Seçiminin önemi daha da artmıştır.
Stratejik açıdan istikrar ve huzura, sosyal ve siyasal dengeler açısından yapıcı iktidara ve milli geleceğimiz açısından ise beraberliğe en çok ihtiyacımız olduğu bir dönemde bu demokratik süreç, ülkemizin ağır yaralarını sarmak, iktidar zihniyetini uyarmak, milli menfaatler açısından ikaz etmek ve daha iyi hizmet alabilmek için tarihi bir fırsat sunacaktır.
Artık içi boş sloganlarla, sanal umut ve vaatlerle, hayali başarı hikâyeleriyle ve hatta yapay çatışma ortamları ile Türk Milletini yeniden kandırma imkânı kalmamıştır.
Toplum, ağır sorunlarının temelinde, dürüst ve samimi olmayan, meşruiyet sorunu ve kimlik bunalımı içinde bocalayan ve artık mağduriyet oyunu ile aldatma fırsatı kalmayan liyakatsiz kadroların işbaşında olduğunu görmeye başlamıştır.
Bu itibarla, bu seçimle vatandaşlarımız yalnızca Belediye Başkanlarını, İl Genel Meclis Üyelerini, Belediye Meclis Üyelerini, Köy ve Mahalle Muhtarlarını değil, aynı zamanda geleceklerini de belirleyerek, bir uyanışın da işaretini vereceklerdir.
Milliyetçi Hareket bu şuur ve hazırlıkla Türkiye'mizin geleceğine taliptir. Hiçbir dayatma, tuzak ve senaryoya aldırmadan yalnızca büyük Türk milleti için yürümeye kararlıdır.
Milliyetçi Hareket Partisi, dünyayı Türkiye merkezli ve Türkçe okuyabilen; değişim ve gelişmeleri takip eden, önündeki engelleri nasıl aşacağını bilen, sorunları aşabilmek için de yeterli güç ve birikimi sağlayabilen kadrolarla yola çıkmıştır.
22 Temmuz seçimlerinden sonraki 13 aylık süre içinde Milliyetçi Hareket Partisi siyasi ilke ve ahlakına uygun olarak, Türkiye'miz ve Türk milleti için doğru olduğuna inandığı konularda neler yapabileceğini göstermiştir.
TBMM çatısı altında yürüttüğü yapıcı, dengeli ve çözüm öneren siyaseti ile milli menfaatleri, demokratik gelenekleri, uzlaşma zeminini ve toplumsal kucaklaşmayı önceliğine alarak ilkeli ve erdemli bir duruş sergilemiştir.
Türk milliyetçiliğinin sesi olarak görüşlerini açıklamış, tıkanan meselelerde somut çözüm yolları göstermiş, yaklaşan tüm tehlikelere karşı hükümeti ve kamuoyunu uyarmış, meclis aritmetiğinin elverdiği ölçüde yasama sürecine katkıda bulunmuştur.
Önümüzdeki dönemde de tahrip edilmeye çalışılan binlerce yıllık kültür kodlarımızın, yok edilmeye çalışılan köklü devlet yapımızın ve asil milletimizin değerlerinin kollayıcısı yine Milliyetçi Hareket olacaktır.
Milliyetçi Hareket, Türkiye'yi yönetme konusundaki siyasi meşruiyetinin ve yetkisinin kaynağını, inanç istismarında, milli ve manevi değerlerin karaborsacılığında, çıkar lobilerinin kapılarında ve dış merkezlerin karanlık koridorlarında asla ve asla aramayacaktır.
Bizim yegâne güç kaynağımız, Türk milletinin binlerce yıllık soylu kültür birikimi; asil aile ortamlarında filizlenmiş şaşmaz sağduyusu; en zor anlarda ortaya çıkarak sınav vermiş olan yüksek ahlak ve vicdanı ile tertemiz yüreğidir.
Önümüzdeki dönem, istismarlarla açılan toplumsal yaraların kapatılması, bunun sorumlularına ise demokratik teamüllere uygun bir ders verilmesi için demokratik bir fırsatı sunmaktadır.
illiyetçi Hareket Partisinin kadroları, milletimizi düştüğü buhrandan kurtaracak; milli kimliğe ve milli değerlere sahip çıkarak halkımızın refah ve huzuru için samimiyetle mücadele edecek son emin sığınağıdır.
Milliyetçi Hareket, iş işten geçmeden, daha fazla ayrılma ve kırılma yaşanmadan, yoksulluk isyankârlığa neden olmadan herkesi, vatan ve millet sevgisi ortak paydasında, siyasi kaygıların üstünde bir buluşmaya, emeklerimizi, alın terlerimizi ve helal kazançlarımızı ahlakla, adaletle ve hakkaniyetle paylaşmaya davet etmektedir.
Gelinen bu aşamada, Milliyetçi Hareket Partisi, devlet ve millet arasında oluşturulmak istenen yapay ayrımlara son verecek, kavga ve gerilimleri dağıtacak ve milletimizin ağır sorunlarını omuzlayacak ve çözecek yegâne siyasal harekettir.
Bu açıdan, saflarımızı sıklaştırarak Türkiye'nin geleceğine sahip çıkmak hepimiz için hem tarihi bir görev ve sorumluluk, hem de küresel oyunları bozabilmek için bir zorunluluk haline gelmiştir.
Milliyetçi kadrolar, geçmişteki sağduyuları ile önlerine konulan karanlık Türkiye tablosunun getireceği felaketin farkına varmış, ülke ve millet sevgisi ile dolu yürekleri ile aziz milletimizin tamamını kucaklayarak bölünme ve ayrışma oyunlarını boşa çıkarmışlardır.
Ülkemizin kaynaklarında gözü olan uluslararası sermayenin, ülkemizde emelleri bulunan küresel mihrakların, muazzam etki ve propaganda gücüne sahip odakların, karanlık medya gücünün ve iktidar zihniyetinin baskılarını dik duruşlarıyla aşmasını bilmişlerdir.
Bugün de dün gibi Türk milletini yaşadığı buhrandan çıkartacak güç, yeni bir dönemi başlatacak cesaret, sizin elinizde ve fikrinizdedir.
Yokluk, yoksulluk ve istismardan bir kurtuluş yolu arayan herkesin vereceği destekle Türk milliyetçiliğinin bir asırlık fikri olgunluğu, kadrolarının yüksek ahlakı ile partimizin 40 yıllık siyasal birikimi bunu sağlayacak güçtedir.
Milliyetçi kadrolar, şartlar ne olursa olsun, büyük Türk milleti için ülkü edindikleri kalkınma ve yükselme mücadelesini, alınları ak, başları dik, yürekleri inançla dolu olarak sonsuza kadar sürdürecektir. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.
Aziz milletimizin teveccühünü,
√ Sorunlara Başkentimiz Ankara'dan bakan ve Türkçe okuyan;
√ Milli Mücadele ruhunu yüreklerinde taşıyan; Cumhuriyet değerlerine bağlı,
√ Sınıf, zümre çıkarlarına hizmeti değil, milletin tamamını kucaklayan,
√ İnançlara saygılı ve fikir hürriyetine inanan; dürüst, ahlaklı ve ilkeli,
√ Katılımcı, çoğulcu, demokratik ve uzlaşmacı bir anlayışla milliyetçiliği hayata geçiren,
√ Hukuk devletine her yönüyle işlerlik kazandıran, hakkaniyeti mutlaka öne çıkaran,
√ Yaşanan sorunları, şartlar ne derece ağır olursa olsun yalnızca demokrasi içinde çözmeyi amaçlayan,
√ Aziz milletimizin milli ve manevi değerlerine tam bir saygıyı ve bütünleşmeyi esas alan,
√ Milletimizin tamamını al bayrağımızın etrafında kucaklamaya hazır olan Milliyetçi Hareketin kadrolarına yönelteceğine yürekten inanıyorum.
Bugünden itibaren milletimizle kucaklaşmaya başlayarak, bağımsız, güçlü, adil ve huzurlu bir Türkiye oluşturmak adına, yörelerinizde Milliyetçi Hareketin yüksek karakterini ve hizmet aşkını tanıtmak üzere yapacağınız çalışmalarda başarılar diliyorum.
Milliyetçi Hareket, kendisine gönül vermiş muhterem vatandaşlarımın ve dava arkadaşlarımın destek, gayret ve fedakârlıkları ile Türkiye'mizin ve Türk milletinin yegâne güvencesi olmayı sürdürecektir.
Bu vesile ile Türk ve İslam Dünyasının Ramazan Bayramını kutluyor, Cenab-ı Allah'tan bu mukaddes günlerin ülkemiz, milletimiz ve insanlık için barış huzur ve mutluluk getirmesini diliyorum.
15 ŞEHİT ! ! !
2008-10-04 11:02:20
PKK'nın dün akşam Şemdinli'deki Aktütün karakoluna saldırdığı ve
çatışmalarda 15 askerin şehit olduğu 2 askerin de kayıp olduğu
açıklandı...
PKK'nın, dün akşam saatlerinde Hakkari Şemdinli'deki Aktütün
Karakolu'na saldırdı. Çatışmalarda 1astsubay, 6 uzman erbaş ve 8 er
şehit oldu. 2 uzman erbaştan da haber alınamadığı açıklandı.
Genelkurmay
Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada, Hakkari'nin Şemdinli İlçesinde
bulunan Aktütün Jandarma Sınır Bölüğüne PKK'lı teröristlerce yapılan
saldırıda 15 askerin şehit olduğu bildirildi.
23 TERÖRİST ÖLDÜDÜRÜLDÜ!
Bölücü
terör örgütünün Irak'ın kuzeyinde bulunan unsurları tarafından dün
yapılan saldırıda, 15 güvenlik görevlisinin şehit olduğunu, 23
teröristin etkisiz hale getirildiğini, 2 uzman erbaş ile de henüz temas
kurulamadığını, 2 askerin de durumunun ağır olduğu belirtildi.
Genelkurmay
Başkanlığı İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Metin Gürak tarafından bu
sabah bir basın toplantısı ile yapılan açıklamada, Irak'ın Kuzeyi'nde
saldırıların devam ettiği, belirtilen rakamların artabileceği ifade
edildi.
Çatışmalarda yaralanan askeri personelin uçakla Ankara'ya
getirildiğini belirten Tuğgeneral Gürak, ilerleyen saatlerde yeni
açıklamalar yapılacağını sözlerine ekledi.
MHP Lideri Bahçeli'nin Şemdinli Aktütün sınır karakoluna yapılan alçak
saldıyıyla ilgili yaptığı açıklamasının tam metni şu
şekilde:
Ramazan Bayramlaşması Coşku İçinde Geçti
2008-09-27 21:33:00
2 Ekim Perşembe günü ilçe binamızdaki bayramlaşmaya çok sayıda eski ilçe yöneticimiz ve teşkilat mensubu katıldı.
Bayramlaşma için sabahın erken saatlerinden itibaren ilçe binamıza gelen ülkücüler, uzun zamandır görüşememenin verdiği hasretlikle birbirlerini kucakladılar.
Gerek ilçe yöneticileri gerek kadın kolları gerekse mahalle teşkilatlarından bir çok arkadaşımız bayramlaşmada hazır bulundular. Kimisi eşi ile kimisi çocukları ile samimi bir ortamda, ikram edilen çay ve şekerlerin tadı ile sohbetlerine tat kattılar.
İlçedeki bayramlaşmayı müteakiben İl Başkanlığımızdaki bayramlaşma merasimine geçildi. Bölge Milletvekilimiz ve Genel Muhasibimiz Ümit ŞAFAK ve İl Başkanımız İhsan BARUTÇU'nun kabul ettiği heyetler bayramlaşma vesilesi ile hasret giderdi.
İlgili resimler için :
http://viewmorepics.myspace.com/index.cfm?fuseaction=user.viewPicture&friendID=418766355&albumId=516657
Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli'nin
Ramazan Bayramı Münasebetiyle Yayınladıkları Kutlama Mesajı
29 Eylül 2008
Manevi duyguların yoğun olarak yaşandığı mübarek Ramazan ayının bitimiyle birlikte idrak ettiğimiz Ramazan Bayramı’nın içinde bulunmaktayız.
Dayanışma ve yardımlaşma duygularının güçlendiği, bir arada olmanın önemsendiği böylesi zamanların toplum hayatımızda ayrıcalıklı bir yeri vardır.
Bayramlar, kavga ve küskünlüklerin son bulduğu, karşılıklı sevgi ve saygının davranışlara yansıyarak somutlaştığı müstesna günlerdir. Temennim dargınlıkların, ihtilafların, huzursuzlukların hiçbir dönemde aziz milletimizi meşgul etmemesidir.
Ancak ne yazık ki; huzur ve esenliğin kaybolduğu, tartışma ve gerginliklerin yükseldiği bir dönemde Ramazan Bayramı’nı karşılamış bulunmaktayız.
Tuzaklarla dolu çok boyutlu bir bağımlılık alanının çekim merkezine kıstırılmaya çalışılan ülkemiz; siyasi sorumluluk sahipleri tarafından ateşlenen kavga ve çatışma ortamı nedeniyle dirlik ve sükûnetini büyük ölçüde kaybetmiştir.
Planlı ve sistematik bir biçimde sürdürüldüğüne dair güçlü emareler bulunan gerilim ortamından; fayda ve çıkar sağlayanları esasen milletimiz artık çok iyi bilmektedir.
Aziz millet fertlerinin, sonu ve amacı olmayan hastalıklı tartışmalardan dolayı maneviyatının olumsuz bir şekilde etkilendiği şu günlerde, bayramla beraber bir nebze de olsa huzur ve mutluluğun hakim olması en temel dileğimdir.
Bu duygu ve düşüncelerle, Ramazan Bayramı’nın Türk-İslam dünyasına hayırlar getirmesini diliyor, ülkemiz, milletimiz ve insanlık için güzelliklere vesile olmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyorum.
Dr. Devlet Bahçeli
Milliyetçi Hareket Partisi
Genel Başkanı
Bölge İftarlarımız Yoğun Katılımla Gerçekleşti
2008-09-27 21:30:04
MHP Fatih Bölge Başkanlığına bağlı teşkilatlarımızın vermiş oldukları iftar yemekleri halkımızın teveccühüne mazhar oldu.
5-6. Bölge Teşkilatımız Can Düğün Salonunda 14 Eylül Pazar teşkilat mensuplarına, 22 Eylül Pazartesi ve 25 Eylül Perşembe günü halkımıza iftar yemeği verdi.
4. Bölge Teşkilatımız Uğur Düğün Salonunda 21 Eylül Pazar günü halkımıza iftar yemeği verdi.
3. Bölge Teşkilatımız bölgesinde tespit ettiği ihtiyaç sahiplerine ramazan kumanyası dağıttı.
Düzenlenen iftar yemekleri katılımın yüksek olması ve samimi bir ortamda gerçeklemesi sebebiyle akılda kalıcı oldu.
İftar yemekleri ile ilgili açıklama yapan MHP Fatih İlçe Başkanı Murad OMURTAG;
"Bizler Ertuğrul Gazileri, Osman Beyleri, Şeyh Edebalileri, Fatih Sultan Mehmetleri, Mustafa Kemalleri yetiştiren mensubu olduğumuz büyük Türk Milleti ile övünç duyuyoruz.
Her yıl tazelenen bir inançla ve artan bir kaynaşma ile halkımızla birlikte olmaktan büyük bir mutluluk duyuyoruz. Yemeklerimize katılan herkese saygı ve sevgilerimizi sunuyoruz.
Bu mübarek günlerde milletimizn bekaası için canlarını feda eden aziz şehitlerimizi ve rahmetli Başbuğumuz Alparslan TÜRKEŞ Bey'i rahmet ve minnetle anıyoruz" dedi.
Kadir Geceniz Kutlu Olsun
2008-09-27 20:30:05
Fatih Camiinde, Sümbül Efendi Camiinde ve Hz. Kab Camii önünde dağıtılan kumanyalarla halkımızın Kadir Gecesi tebrik edildi.
Kadir Gecesi
En nurlu ve feyizli geceyi Kadir Gecesinde idrak ederiz. Kur'ân'da adı geçen tek ay Ramazan ayıdır; tek gece de Kadir Gecesidir. Bu bereketli saatlerin şeref ve kıymetini Kâinatın Rabbi Sevgili Habibine haber vermektedir. Bu gecenin faziletine o kadar değer verilmektedir ki, o vakitlerde tecelli edecek rahmetin ve ruhanî hâdiselerin anlatılması için müstakil bir sûre inmiştir. Bu sûre Kadr Süresidir.
Yine Cenâb-ı Hak bu gecenin kudsiyetini bildirmek için beş âyetli bir sûrede üç defa "Leyletü'1-Kadr" ifadesini açıkça zikretmektedir:
"Şüphesiz, o Kur'ân'ı Kadir Gecesinde indirdik. Bilir misin, Kadir Gecesi nedir? Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır."
Ulvî hâdiseler de sûrenin sonunda şöyle ifade buyurulur :
"O gecede melekler ve Cebrail Rablerinin izniyle her iş için arka arkaya iner. O gece, tan yerinin aydınlanmasına kadar bir selâmettir."
Kadir Gecesinin en önemli özelliği, cin ve insanlara iki cihan saadeti bahşeden, kâinat kitabının ezelî bir tercümesi olan yüce kitabımız Kur'ân-ı Kerimin bu gecede ilk olarak dünya semasına indirilmesidir. Daha sonra ise ihtiyaca göre âyet âyet veya sûreler halinde vahyin mazharı Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselama Cebrail (a.s.) vasıtasıyla takdim edilmiş olmasıdır.
Yine bu mübarek gecede insanlığın ebedî refahına sebep olacak, ona bereketli bir ömrü kazandıracak bir fırsat verilmektedir. Bu geceyi dua, zikir ve ibadetle geçiren kişi, ancak seksen sene gibi uzun bir ömürde kazanabileceği ecir ve sevabı bir gecede elde etme bahtiyarlığına ermiş olacaktır.
Bu gecedeki İlâhî ziyafete ve Kur'ânî sofraya başta Kur'ân-ı Mübini Resulullah Aleyhissalâtü Vesselama vahiy yoluyla getiren Cebrail olmak üzere melekler de inerek şenlendirirler. Kalb ve basîreti açık olan mü'minlere uhrevî âlemden manzaralar sergilenir. Meleklerin pey der pey inmesiyle yeryüzü manevî bir tazyike maruz kalır. Dünya adetâ onlara dar gelmeye başlar. Mü'minlerin etrafını kuşatarak onlara Rablerinin bağış ve rahmetini müjdelerler. Tan yeri ağarıncaya kadar devam eden bu ulvi tecelli, ümmet-i Muhammed'in gönüllerine engin bir huzur ve saadet dalgası estirir.
Kadir Gecesinde böyle nurlu hâdiselerin yıldönümlerini idrak ederiz. Onun kadrini bilmekle de feyiz ve bereketinden, dünyayı kuşatan nuranî havasından istifade etmiş oluruz.
Hadislerde Kadir Gecesi
- Ubâde b. Sâmit (r.a) şöyle demiştir: Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem, Kadir Gecesi'ni haber vermek üzere Hâne-i Saâdetinden çıktı. Derken Müslümanlardan iki kişi kavga ettiler. Buyurdular ki: Ben, size Kadir Gecesi'ni haber vermek üzere çıkmıştım. Filân ile filân kavga ettiler de ona dâir olan bilgi kaldırıldı. İhtimâl ki hakkınızda bu daha hayırlıdır. Artık siz, Kadir Gecesi'ni yirmiden sonraki yedinci veya dokuzuncu veya beşinci gecelerde arayınız
- İbn-i Abbâs (r.a)’dan rivâyet edildiğine göre, Nebî salla'llâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Ashâb'ım! Siz leyle-i Kadr'i Ramazan'ın aşr-ı ahîrinde arayınız!. Leyle-i Kadir, ya Ramazan’ dan dokuz gece kala, yâhut yedi gece kala, yâhut da beş gece kaladır
- Âişe (r.a)’dan şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Ramazan'ın son on günü girince, Nebî salla'llâhu aleyhi ve sellem ibâdet konusunda daha da ciddî bir sa'y ü içtihâd arz ederlerdi. Gecesini ihyâ eder, ehl ü âilesini de ibâdet için uyandırırdı.
- Ebû Hüreyre radiyallâhu anh'den: Şöyle demiştir: Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: Her kim, imânından dolayı ve mükafatını yalnız Allâh'tan umarak Kadir Gecesi'ni ihya ederse, geçmiş günahları affedilir.
Bin aydan hayırlıdır denmesinin hikmeti nedir?
"Bin ay" seksen üç sene dört aylık bir süreye tekabül eder. Geçmişteki salih kimselerin bir ömür boyu kazandıkları manevi mertebeyi bir gece içinde elde etme fırsatıdır. Resulullah (a.s.m.) sahabilere İsrailoğullarından bir kimsenin Allah yolunda bin ay boyunca silâhlı olarak cihat ettiğini anlatmıştı. Sahabiler bunu duyunca şaşırdılar ve kendi amellerini az, gördüler. Bunun üzerine Kadir Suresi indirildi.
Başka bir rivayette Peygamberimiz Sahabilere İsrailoğullarından dört kişinin seksen sene boyunca hiç günah işlemeden ibadet ettiklerini anlattı. Sahabiler bunu hayretle karşıladı. Cebrail Aleyhisselâm geldi, "Yâ Muhammed, ümmetin o birkaç kişinin seksen sene ibadetinde hayrete düştüler. Allah sana ondan daha hayırlısını indirmiştir" diyerek Kadir Suresini okudu ve, "İşte bu senin ve ümmetinin hayran kalışından daha hayırlıdır" buyurdu.(1)
Diğer bir rivayette Resulullah’a bütün ümmetlerin ömürleri gösterilmişti. Kendi ümmetinin ömrünü kısa görünce, ömrü uzun olan ümmetlerin amellerini düşündü. Kendi ümmetinin bu kısa ömürlerinde yaptıkları amellerle onlara ulaşamayacakları endişesi içinde üzüldü. Yüce Allah da Habibine, bu üzüntüsüne mukabil Kadir Gecesini vererek diğer ümmetlerin bin yılından daha hayırlı kıldı. (2)
Kadir Suresi bu hadiseler üzerine nazil olmuştur.
Bu sure, Sahabilerin üzüntüsünü hafifleten bir suredir.
Kadir Gecesinin Bu Kadar Faydalı Olmasını Nasıl Açıklarsınız?
Evet bir tek Ramazan, seksen sene bir ömür semeratını kazandırabilir. Leyle-i Kadir ise, Kur'an’ın bildirmesiyle bin aydan daha hayırlı olduğu bu sırra kat’i bir delildir. Evet nasılki bir padişah, saltanatında belki her senede, ya tahta geçme merasimi namıyla veyahut başka bir şaşaalı cilve-i saltanatına mazhar bazı günleri bayram yapar. Halkını, o günde umumî kanunlar dairesinde değil; belki hususî ihsanatına ve perdesiz huzuruna ve has iltifatına ve fevkalâde icraatına ve doğrudan doğruya lâyık ve sadık milletini, has teveccühüne mazhar eder. Öyle de: Ezel ve Ebed Sultanı olan onsekiz bin âlemin Padişah-ı Zülcelal'i; o onsekiz bin âleme bakan, teveccüh eden ferman-ı âlîşanı olan Kur'an-ı Hakîm'i Ramazan-ı Şerifte indirmiş. Elbette o Ramazan, mahsus bir bayram-ı İlahî ve bir meşher-i Rabbanî ve bir meclis-i ruhanî hükmüne geçmek, Cenab-ı Hakkın hikmetinin muktezasıdır. Madem Ramazan o bayramdır; elbette bir derece, adî ve hayvanî meşguliyetten insanları çekmek için oruca emredilecek.
Sure neden Kadir Gecesinde indi?
Peygamber (a.s.m.) her şeyden önce bir uyarıcıdır. Bu ikaz görevini doğrulukla yapması için emri önce kendi nefsinde uygulaması lazımdı. Nefsine uygulamanın en uygun vakti de gece vaktidir.
Neden "Kadir" Gecesi?
Kadir Gecesi hüküm gecesi demektir. Duhan Suresinde açıklandığı üzere İlâhi takdirce belirtilen hükümler Kadir Gecesinde ayırd edilir. Bu anlamda Kadir Gecesine takdir gecesi diyenler de vardır. Aslında eşyanın, işlerin ve hükümlerin miktar ve zamanları ezelde takdir edildiği için burada söz konusu olan takdir, önceden tespit edilen kader programının yerine getirilmesiyle ilgili planların hazırlanmasıdır. (3)
"Kadr" kelimesinde "tazyik" manası da vardır. Buna göre o gece yeryüzüne o kadar çok melek iner ki, dünya onlara dar gelir.
Bir hadiste, "O gece yeryüzüne inen meleklerin sayısı çakıl taşlarının sayısından çok daha fazladır" buyurularak buna işaret edilir. (4)
Kadir Gecesinin Ramazan'ın hangi gecesine rastladığı hususunda pekçok rivayet olmakla birlikte, Ramazan'ın son on gününde aranması tavsiye edilmiştir. Bazı hadis-i şeriflerden de 27. gecesine denk geldiği bildirilmektedir. "Onu yirmi yedinci gecede arayınız" mealindeki hadis bu hususa işaret etmektedir. (5)
Bu rivayetlerin ışığında, İslâm âlimleri Kadir Gecesinin Ramazan'nın yirmi yedinci gecesi olarak kabul etmiş ve böylece Müslümanlar o geceyi Kadir Gecesi niyetiyle ihya edegelmişlerdir.
Bunun için mü'minler mümkün mertebe, vakit ve imkânları ölçüsünde Kadir Gecesini değerlendirmeye çalışırlar. Uyku ve istirahatla geçirmemeye gayret ederler. Çünkü bu gecede herbir Kur'ân harfine otuz bin sevap verilmektedir. Diğer ibadetlerin sevabı da o nisbette artış göstermektedir.
Kadir Gecesini değerlendirmek ve o vaktin feyiz ve bereketinden istifadeyi arttırmak için namaz kılınır, Kur'ân okunur, Kur'ân tefsirleri mütâlâa edilir. Zikredilir, salavat-ı şerife getirilir. Dualar edilir, Allah'a niyaz ve tazarruda bulunulur. Fakir ve kimsesizler doyurulur, bol bol sadaka verilir. Hâsılı her vesileyle vakit nurlandırılır. Kadir Gecesinin getireceği büyük kazanç hakkında rivayet edilen hadisler en güzel teşvik mahiyetini taşımaktadır.
"Kim inanarak, sevabını ancak Allah'tan bekleyerek Kadir Gecesinde kıyam üzere olursa (uyanık kalıp ihya ederse) geçmiş günahları affedilir." (6)
Bu gecede nasıl dua edelim?
Bunu da Hazret-i Âişe (r.a.) vasıtasıyla yine Peygamberimizden, öğrenelim:
"Dedim ki, 'Yâ Resulallah, Kadir Gecesine rastlarsam nasıl dua edeyim?’
Resulullah Aleyhissalâtü Vesselam "Allahümme inneke afüvvün tuhibbü'l-afve fa'fu annî (Allah’ım, Sen affedicisin, affetmeyi seversin, beni de affeyle) dersin' buyurdu"
Kaynaklar
1) Hak Dini Kur an Dili. 6:4592
2) Muvatta. İtikâf:6
3) Duhan Suresi, 3.
4) Hak Dîni Kur'ân Dili, 9:5970.
5) Müsned, 2:27.
6) Buhari, Siyam: 71, İbni Mâce, Dua
Adil GÜL ün annesi vefaat etti.
2008-09-27 20:22:32
MHP Fatih İlçe Yönetim Kurulu Üyesi Adil GÜL'ün kıymetli annesi vefaat etmiştir.
Cenazesi memleketi Samsun'da defnedilecek olan merhumeye Yüce Yaradandan rahmet ailesine sabırlar dileriz.
MHP Fatih İlçe Başkanlığı
AKP de Çözülme Başladı
2008-09-25 22:29:44
AKP Yozgat Milletvekili Yaşar Öztürk, partisinden istifa etti.
Yozgat Milletvekili Mehmet Yaşar Öztürk, partisinden istifa etti.
Öztürk, TBMM Başkanlığına gönderdiği yazıda ''Gördüğüm lüzum üzerine
üyesi bulunduğum AK Parti'den istifa ediyorum. Gereğini arz ederim.
Saygılarımla'' ifadesine yer verdi.
Öztürk'ün istifasıyla AKP'nin TBMM'deki sandalye sayısı 338'e düşerken, bağımsızların sayısı 5'e yükseldi.
TBMM'de sandalye dağılımı şöyle:
AKP: 338
CHP: 98
MHP: 70
DTP: 21
DSP: 13
Bağımsız: 5
ÖDP: 1
BBP: 1
Boş: 3
Toplam: 550
Devlet Bahçeli den Tayyip Erdoğan a çağrı!
2008-09-23 12:43:25
Devlet BAHÇELİ, Deniz Feneri davasının Türkiye bağlantılarının, Erdoğan'ı töhmet altında bıraktığını kaydetti.
Bahçeli; “Bu bakımdan Türk adli makamlarının hiçbir etki ve baskı altında kalmaksızın yürütecekleri bir soruşturmayla konunun aydınlatılması mutlak bir zorunluluk haline gelmiştir” dedi.
Bahçeli, davanın karar aşamasında “öfke, telaş ve panik” halinde olduğu gözlenen Başbakan Erdoğan'ın hukuki süreci harekete geçirmesinin en samimi dilekleri olduğunu belirterek, “Ancak, Başbakan'ın son dönemde sergilediği psikoloji, gerçeklerin üzerini örtmek amacıyla baskı, tehdit ve şantajdan medet umması ve nihayet basını boykot çağrılarında bulunması bu konuda fazla ümitli olmaya mahal bırakmamaktadır” dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Almanya'da sonuçlanan Deniz Feneri davasının Türkiye bağlantılarının, Başbakan Erdoğan ile AKP'yi şaibe ve töhmet altında bıraktığını kaydederek, “Sayın Başbakan'ın bugün gelinen noktada yapması gereken, gerek Deniz Feneri davası ile gerekse partililerinin karıştığı diğer davalara ilgili olarak, hukuki sürecin hiçbir siyasi etki ve müdahale olmaksızın süratle işleyeceği yolunda Türk milletine güvence vermektir” dedi.
Bahçeli yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'nin ekonomik sosyal ve siyasal alanlardaki ağır sorunlarına ilave olarak, her geçen gün yenileri ortaya çıkan yolsuzluk tartışmalarının yaşandığı yeni bir sürece girdiğini ifade etti. Bahçeli, “Sistematik olarak tırmandırılan çatışma dinamikleri ile bu dönemde yapay gerilim alanları oluşturularak kamuoyunun dikkatinin dağıtılacağı, sanal ortamlar yaratılarak yolsuzlukların saklanacağı kirli bir oyunun hazırlanmaya çalışıldığı anlaşılmaktadır” dedi. Almanya'da sonuçlanan Deniz Feneri davasının Türkiye'deki boyutu ve bağlantılarının bir an önce ve bütün yönleriyle açığa çıkartılmasının, adaletin tecellisi ve sorumluların hesap vermesi açısından büyük önem taşıdığını vurgulayan Bahçeli, Almanya'daki dava sürecinde, yolsuzluğun Başbakan Erdoğan'a kadar uzanan ve AKP'ye yakın çevrelerle irtibatı olduğunu gösteren çok ciddi iddia ve ithamlarda bulunulduğuna dikkat çekti. Mahkeme kararında da kayda geçen iddiaların Başbakan Erdoğan'ı ve AKP'yi şaibe ve töhmet altında bıraktığını söyleyen Bahçeli, şunları kaydetti:
“Bu bakımdan Türk adli makamlarının hiçbir etki ve baskı altında kalmaksızın yürütecekleri bir soruşturmayla konunun aydınlatılması mutlak bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu ibret verici yolsuzluğun sosyal, insani, ahlaki, hukuki ve siyasi boyutları bulunmaktadır. Manevi değerlerine samimiyetle bağlı insanlarımızın temiz duygularının dolandırıcılığa alet edilmesi, yalnızca mağdurlarını değil bütün milletimizi rencide etmiş ve yardımsever vicdanları derinden yaralanmıştır. Bu açıdan, Türkiye'de de başlatılacak adli süreç, çıkar amaçlarıyla inançları istismar edilen insanlarımızın vicdanlarında açılan bu yaraların bir nebze olsun sarılması bakımından önemlidir.”
-“AKP'NİN AHLAKİ VE HUKUKİ MEŞRUİYETİ ŞÜPHE ALTINDA”
“Son dönemde Anayasal yargı kararlarıyla siyasi meşruiyeti gölgelenen AKP hakkında artan ithamlar ve yaygınlaşan yolsuzluk iddiaları, bu partinin şimdi de ahlaki ve hukuki meşruiyetini şüphe altında bırakmıştır” diyen Bahçeli, Başbakan Erdoğan ve AKP'nin suçlamalardan kurtulmasının, konunun Türkiye boyutlarının tüm yönleriyle aydınlatılmasına bağlı olduğunun altını çizdi. Bahçeli, “AKP, şimdi namuslu bir değerlendirme yapmak ve temsilcisi olduğu siyasi geleneğin yol açtığı toplumsal, ahlaki ve siyasi tahribatı sorgulamak durumundadır. Bu çerçevede, manevi değerleri siyasi amaçlarla istismar edenler, bunlar üzerinden siyaset yapanlar ve mütedeyyin soydaşlarımızın temiz duygularını yıllardan beri kullananların kimlikleri ve mensup olduğu zihniyet de bu sorgulama ve hesaplaşma sonucu ortaya çıkacaktır” dedi.
-“BAŞBAKANIN ÇARESİZLİK İŞARETLERİ”
Bahçeli, davanın karar aşamasında “öfke, telaş ve panik” halinde olduğu gözlenen Başbakan Erdoğan'ın hukuki süreci harekete geçirmesinin en samimi dilekleri olduğunu ifade ederek, sözlerine şöyle devam etti:
“Ancak, Başbakan'ın son dönemde sergilediği psikoloji, gerçeklerin üzerini örtmek amacıyla baskı, tehdit ve şantajdan medet umması ve nihayet basını boykot çağrılarında bulunması bu konuda fazla ümitli olmaya mahal bırakmamaktadır.
AKP kongrelerinde ve iftar yemeklerinde, suçluluğun telaşı içinde makulden uzaklaşarak herkese gözdağı vermeye çalışması, yükselen ses tonu ve üslubunun düşen seviyesi artık ülkesini yönetemeyen bir Başbakan'ın çaresizlik işaretleri olarak görülmelidir. Son günlerde ilçe kongreleri bahanesi ile yürütülen kirli kampanya ile Başbakan'ın öteden beri bastırmaya çabaladığı 'otokratik yönetim' tabiatını da harekete geçirdiği anlaşılmaktadır.
Özel hayatın gizliliğinin ihlali konusunda söylentilerin yaygınlaştığı bir dönemde 'yerin kulağı' benzetmesi ile bu kuşkuları artıran Başbakan'ın, dedikodu ve dinlemelerden medet ummaya çalışması; sözde sakladığı gerçekleri açıklamak adına muhataplarına süre tanıyarak şantajlı randevular vermesi, siyasi ahlak, yönetim kültürü ve demokratik düşünce açısından kabul edilemez irtifa kayıplarıdır. Ancak bu gelişmelerden daha vahimi ise yönetim aczi içindeki Başbakanın bu tavırlarının, 'sindirilmiş' kıtalar tarafından alkışlanması ve bunun aslında kendisine ve partisine yapılabilecek en büyük kötülük olduğu gerçeğinin hâlâ anlaşılamamış olmasıdır.
AKP bünyesinde bulunan sağduyu sahibi insanların Başbakan'a itidal yolunu gösterememeleri, giderek kirlenen ve kirlendikçe öfke dozu artan siyasetleri açısından büyük bir talihsizliktir.”
-“BAŞBAKAN, RTÜK BAŞKANININ GÖREVDEN ALINMASINI SAĞLAMALI”
Bahçeli, yolsuzluk suçlamaları parti yöneticilerine kadar ulaşmış olan Başbakan Erdoğan'ın bugün gelinen noktada, gerek Deniz Feneri davası ile gerekse partililerinin karıştığı diğer davalara ilgili olarak, hukuki sürecin hiçbir siyasi etki ve müdahale olmaksızın süratle işleyeceği yolunda Türk milletine güvence vermesi ve RTÜK Başkanı Zahid Akman'ın hukuki süreçte aklanana kadar görevden ayrılmasını sağlaması gerektiğini ifade etti. Bahçeli, “Başbakan Erdoğan'ın Kanal 7 ile kendisi ve partisi arasındaki ilişkilere bütün yönleri ile ve inandırıcı bir açıklama getirmesi ve İçişleri Bakanlığı vasıtasıyla Türkiye'deki yardım derneklerinin dışarıdan aldığı bağışlar hakkında kapsamlı bir hukuki inceleme başlatması gerekmektedir. Başbakan ve AKP'nin bu şaibeden kurtulması ve vicdanlarda aklanmasının yegâne yolu ve öncelikli çaresi budur. Şeref ve haysiyet sahibi olmanın ilamı inançların paravan yapılarak medya karşısında meydan okumakla değil, yargı nezdinde hesap vererek aklanmaktan geçmektedir” dedi.
MHP için yolsuzluk ithamlarından kurtulmanın, yolsuzlukları önleyebilmenin yolunun “öfke ve hakaretle üste çıkmaya çalışmaktan ve muhataplarını sindirmekten” değil; “dokunulmazlıkların kaldırılması” ve çıkarılacak “Siyasi Ahlak Yasası” ile TBMM'den kuvvet alan “temiz siyaset, temiz toplum, temiz yönetim” anlayışının hakim kılınması olduğunu vurgulayan Bahçeli, şunları kaydetti:
“Bu konuda 26 Ağustos 2008 tarihli basın açıklamamızdaki önerilerimiz doğrultusunda acilen yolsuzluklarla mücadele için bir “milli program” hazırlanması artık kaçınılmaz hale gelmiştir. Ancak, çağırımız sözde ahlak ve dürüstlük mesajı verenlerden henüz karşılık bulmamıştır. TBMM'nin yeni yasama yılında yapması gereken ilk görev ve dürüstlükte samimiyet sınavı bu olmalıdır. Ancak bugünkü Meclis çoğunluğu açısından bu konuda öncelikli sorumluluk iktidar partisine düşmektedir.
Bunlar yapılmadığı ve yolsuzluların üzeri örtülmeye çalışıldığı takdirde, AKP'nin ampulü ile Deniz Feneri'nin aynı kirli yolu aydınlattığı açıklık kazanacaktır.
Bu kirlenmiş yolun yolcularının ise önce istismar edilmek istenen masum vicdanlarda mahkûmiyeti ve sonra yapılanların yüce adalet karşısında hesabının verileceği 'devri sabık' kaçınılmaz olacaktır.”